İnsan Davranışlarının Evrimi Propagandası

Materyalistler, insanı akılsız hayvanlardan evrimleşmiş bir canlı olarak göstermeye ve felsefi olarak inandıkları evrim masalını bilimde yerleştirmeye çalışmaktadırlar. Bu saplantı doğrultusunda, maymunsu bir canlının günün birinde alet yapmaya başladığı ve taş aletler yapıp ateşi kullanmayı öğrendiği sonra sanat anlayışı geliştirdiği ve nihayet medeniyeti kurduğu hikayesini anlatırlar. Antropoloji kitaplarının neredeyse tamamında bu masallar bilimsel birer gerçekmiş gibi anlatılır.

Evrimciler insan topluluklarının geçim şekline göre aldatıcı bir yorum ortaya koymakta, toplumların yaşam tarzının sözde ilkelden gelişmişe doğru evrime kanıt olduğu gibi bir izlenim uyandırmaya çalışmaktadırlar. Oysa bir insan, teknolojik açıdan ilkel bir toplumda da, modern bir toplumda da yaşasa kendisini insan yapan, zihin ve bilinçle ilgili değerler açısından daima insandır. Toplayıcılıkla geçinen bir toplum, tarımla uğraşmaya zaman daha başka bir canlıya evrimleşmez.

Günümüzde de teknoloji açısından son derece geri kalmış insan toplulukları bulunmaktadır. Sözgelimi Kuzey Amerika dünyanın en gelişmiş teknolojisine sahipken, Güney Amerika”da çok daha farklı hayat standartlarında yaşayan kabileler bulunmaktadır. Ancak yaşam şartlarının basitliği veya teknolojiyi kullanmıyor olmaları bu kabilelerdeki bireyleri daha az insan yapmamaktadır. Geçmişteki toplumlar için de aynı durum söz konusudur. Örneğin Mısır”da piramitleri inşa eden ileri bir medeniyet varken, dünyanın bir başka bölgesinde çok daha ilkel şartlarda yaşayan insanlar olabilir. Ancak bu durum, bu insanların daha az insan olduklarını kesinlikle göstermez. Aynı durum günümüzden yüzbin yıl önce yaşamış insan toplulukları için de geçerlidir.

Yaşam şekli açısından toplumlara sözde evrimsel bir medeniyet tarihi çizmek bilimsel olmayan bir bakış açısıdır. Bu yanılgı, arkeolojik kazılarda elde edilen bazı buluntuların günümüzdekilere oranla daha az gelişmiş olmasına dayanmakta, taş aleti kullanan insanların homurtular çıkararak dizleri bükük ve kambur şekilde yürüyen, hayvansı davranışlarda bulunan maymun adamlar oldukları varsayılmaktadır. Halbuki bu kalıntılar, bunları kullananların zihin gücünün kapasitesine dair somut ipuçları vermez. Bu bir tasvir işidir; örneğin aşağıdaki resimleri ele alalım.

Farzedelim ki, yüzbin yıl sonraki bir gelecekte, çağımızdan kalan arkeolojik bulgular sadece bunlar ve benzerleriyle sınırlı olsun. Böyle bir durumda, dönemimize ait devasa kültürel birikim, bu son derece yetersiz ve belirsiz kalıntılarla temsil edilmiş olacaktır. Bu durum geleceğin bilim adamlarının, insanımızı algılayış şeklinde hayalgücü ve ön yargıya geniş bir alan açacaktır. Böylece insanı evrimci önyargılarla değerlendirenler, bu tip arkeolojik kalıntılara bakarak, günümüz insanının kompleks zihinsel kapasite gerektiren hiçbir işle uğraşmadığı zannına kapılabileceklerdir. Elbette bu ön yargılı bakış açısı, çağımıza ait bilimsel gerçekleri kesinlikle yansıtmayan, taraflı yorumlardan ibaret kalacaktır.

Bu nedenle, insan davranışlarını evrimsel bir süreçle açıklama masalı son derece yanıltıcıdır. Bu masalın temeli, arkeolojik buluntulara göre insana maymunsu bir zihin yapısı çizen bakış açısıdır. Bu ise kesinlikle bilimsel değildir ve hiçbir somut delil olmaksızın yapılan spekülasyonlardan ibarettir. Harvard Üniversitesi”nden evrimci antropolog William Howells, bu gerçeğe dair şu itirafı yapmıştır:

“Evrim teorisi bedenle ilgili değil, ama davranışla ilgili başka sorular da gündeme getirmektedir. Bunlar felsefeyle ilgilidir, [bilimsel] gerçekleri bulmak çok daha güçtür. Davranış, kafatası gibi fosilleşmez veya taştan aletler gibi günümüze ulaşmaz ve bu durumda bizler [eski dönemlerde] neler olmuş olabileceğine dair çok küçük işaretlere sahibizdir; hipotezlerin test edilmesi neredeyse imkansızdır”. 1

Sonuç:

Evrimciler, teknolojideki birikim ve gelişmeyi kullanarak gözboyayıcı bir propaganda yapmakta ve bundan insanın maymunsu canlılardan biyolojik olarak evrimleştiği masalına pay çıkarmaya çalışmaktadırlar. Yukarıda açıklandığı gibi, bu propaganda hiçbir bilimsel kanıta dayanmamaktadır ve evrimcilerin kendi dünya görüşleriyle alakalı bir aldatmacadan ibarettir.

İlgili yazı: Evrim Psikolojisinin Bilim Dışı Masalları

 

1. William Howells, “Getting Here: The Story of Human Evolution”, Compass Press, Washington, DC.,1993, sf 229

Ayrıca bakınız

Video – Yuval Noah Hararı’nin SAPIENS Adlı Kitabındaki Bazı İddialara Cevap 4 – “Geçmişte insanın pek az şey ürettiği” iddiası

Harari ve diğer evrimcilerin bir iddiası da “geçmiş nesillerin çok az şey ürettiği” yönündedir. Bunu …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.