Genetik Benzerlik Ve Dilin Kökeni Yanılgıları

Cnn.com, 14 Aralık 2003 günü “Study: Hearing, smelling differ in man, chimps -Araştırmaya göre İşitme ve Koklama, İnsan ve Şempanzede Farklı” başlıklı bir haber yayınladı. Haberde, ABD’deki Cornell Üniversitesi ve Celera Genomics kuruluşlarından araştırmacıların insan, şempanze ve fare genleri üzerinde yaptıkları analiz çalışmasına yer veriliyor ancak çalışmanın sonuçları evrimci bir bakış açısından yorumlanıyordu.

Burada önemli bir noktaya dikkat çekmek gerekmektedir: Genetik analizlere dayandırılarak ortaya atılan evrimci iddialar kimi zaman toplumda evrim teorisi lehinde bazı doğrulayıcı veriler elde edildiği yönünde izlenim uyandırabilmektedir. Oysa bu araştırmalar, Cnn.com’daki söz konusu araştırma da dahil olmak üzere, hiçbir şekilde evrim teorisini doğrulamamaktadır.

Araştırmacılar en baştan evrimci varsayımlarla yola çıkmakta ve elde edilen verilere göre yeni bazı spekülasyonlar üretilmektedir. Bu sebeple bu yazıda Cnn.com haberine konu olan evrim yanlısı iddiaların dayandığı yanlış mantık yürütmeyi açıklayarak, konuya vakıf olmayan kesimlerin muhtemel yanılgılarını önlemeyi amaçlıyoruz.

Science dergisinin 12 Aralık 2003 tarihli sayısında yayınlanan sözkonusu araştırmada şempanzedeki 7.645 gen, insan ve faredekilerle karşılaştırılmaktadır.1 Cnn.com bu yazıdan aktardığı bölümlerde, insan DNA’sının şempanze DNA’sından farklı kısımlarını vurgulamakta ve bunlarla ilgili bazı spekülasyonları ortaya koymaktadır. Sözkonusu özgün DNA parçalarının duyma ve koklamayla ilgili olduğunu belirleyen bilim adamları bunlardan yola çıkarak insanın dil yeteneğinin sözde evrimsel gelişimiyle ilgili bir varsayımda bulunmakta, işitme duyusunun, dilin yeteneğini geliştirecek şekilde özelleşmiş olabileceğini iddia etmektedirler. Benzer şekilde, koklama ile ilgili genlerdeki farklılık da evrimle açıklanmaya çalışılmakta ve bu, insanla şempanzenin yaşam alanları arasındaki farklılığa bağlanmaktadır.

Ancak bu spekülasyonların birer senaryodan ibaret olduğu gözden kaçmamalıdır. Nitekim araştırmacıların “tahmin ediyoruz, görünen o ki” gibi ifadeleri bunun açık göstergelerindendir. Ayrıca bu araştırmada işitmeyle ilgili genlerin tespit edilmiş olması evrim teorisine hiçbir destek sağlamamaktadır.

Evrimcilerin asıl yapması gereken şey, hangi genin işitmeyle ilgili olduğu değil, bu genin ‘nasıl’, bir diğer deyişle ‘hangi mekanizmayla’ “evrimleşmiş” olabileceğine dair tutarlı bir açıklama getirmektir. Önde gelen evrim teorisyeni John Maynard Smith, bu şarta şu sözlerle dikkat çekmektedir:

“X [özelliğini] devreye sokan bir gen bulduğunuzda, bunun nasıl evrimleşmiş olabileceğini anladığınız düşüncesi saçmadır.” 2 Smith”in bu sözünden de anlaşıldığı gibi, bir genin hangi özellikle ilgili olduğunu tesbit etmek, onun evrimleşmiş olduğuna ve üstelik nasıl evrimleşmiş olduğuna dair bir delil olarak görülemez.

Nitekim Cnn.com’daki yazıda da araştırmacıların çeşitli evrimci spekülasyonlar ortaya koymalarına karşın bu evrimin nasıl gerçekleşmiş olabileceğine dair tek bir kelime dahi etmedikleri görülmektedir. Kısacası bu araştırmacılar evrimi körükörüne savunmakta ve insanla şempanze genlerindeki benzerlikleri ve farklılıkları kendi inançlarına göre yorumlamaktadırlar. Bu spekülasyonlar tamamen tek taraflı, dogmatik bir düşünce yapısının ürünüdürler.

Canlılardaki ortak yapılar incelendiğinde bu durumun açıklamasının ortak tasarım olduğu ortaya çıkar. Ortak tasarım, bilinçli tasarım ürünü yapıların başta gelen özelliklerinden biridir. Örneğin farklı modellerde bilgisayarların paylaştığı çip, hard disk gibi ortak yapılar mevcuttur. Bilgisayar modelleri arasında bazı farklılıklar da bulunabilir. Örneğin iki modelin ses kartları farklı olabilir, bunlardan birisi işleyişteki verim açısından daha üstün olabilir.

Ancak, elbette, bu tür ortak yapılara sahip olmaları bilgisayarların birbirlerinden evrimleştiklerini göstermeyecektir. Sözkonusu bilgisayar yapıları belli bir amaca yönelik işlevler üstlenen, bu işlevleriyle büyük ve organize bir sistem içinde uyumlu bir şekilde çalışan yapılardır. Bu özellikleri, bunların bilinçli olarak tasarlandıklarını, yani bir bilgisayar mühendisi tarafından üretildiklerini gösterir.

İnsan ve şempanzedeki ortak genler ise bilgisayar parçalarından çok daha kompleks bir ortak tasarım örneği ortaya koyar. Bir insanın tek bir hücresindeki DNA’da yaklaşık 100.000 ansiklopedi sayfasını doldurabilecek miktarda bilgi saklıdır. DNA’da bu miktarda bilgiyi saklayabilen bir genetik alfabe ile son derece özel bir paketleme sistemi vardır. Tek bir insan hücresinde bulunan DNA, boyu yaklaşık 2 m’yi bulan, buna karşılık kalınlığı milimetrenin beşmilyonda biri kadar olan bir iplikçik gibidir. Özel paketleme sistemi sayesinde bu boyutlardaki iplikçik gözle görülemeyecek kadar küçük olan hücre çekirdeğinde katlanmış olarak saklanır.

DNA molekülündeki bilgi saklama kapasitesi ve paketleme sistemi çok etkilidir. Los Angeles, ABD’deki Güney California Üniversitesi’nden Led Adleman’ın yaptığı hesaplamalara göre, sadece 1 gram DNA molekülü, 1 trilyon CD’ye (compact disc) eş değerde bilgiyi saklayabilmektedir. 3 Dahası, DNA bir bilgisayar programı gibi işleyişe sahiptir ve bu sistemin verimliliği, teknolojinin çok ötesindedir. Microsoft’un başkanı ve yöneticisi Bill Gates, “The Road Ahead” isimli kitabında şöyle yazar:

“İnsan DNA’sı, bir bilgisayar programı gibidir, ancak bizim şu ana kadar üretebildiklerimizden çok, çok daha gelişmiştir.” 4

DNA’daki bu kompleks tasarım, insan ve şempanzede ortak genleri evrim ürünü kabul etmenin tutarsızlığının açık bir göstergesidir. DNA, bilinçli tasarım ürünü bilgisayar programlarından çok daha üstün ve etkilidir. Bu bilgisayar programlarının geliştirilmesi milyonlarca dolarlık yatırım gerektiren araştırmalar ve yıllar alır. Bir diğer deyişle bu programlar bilgi ve imkan kullanılarak üretilirler.

İnsan ve şempanzedeki ortak genler ise bunlardan çok daha kompleks yapıdaki DNA molekülü tasarımına dayanmaktadır. DNA”daki komplekslik ve hassas ayarlama gözönüne alındığında, ortak genlerin ‘gerçek’ açıklamasının; rastlantıya dayalı ve şuursuz doğa olayları -yani evrim- değil, bilinçli tasarım olduğu ortaya çıkar. Canlıları Allah eksiksiz olarak yaratmıştır.

Cnn.com’a bundan böyle genetik analiz haberlerinin ardındaki Darwinist dogmatizmi dikkate almasını ve konuya tek taraflı yaklaşımda bulunmaktan kaçınmasını tavsiye ediyoruz.

1- Andrew G. Clark, et al, “Inferring Nonneutral Evolution from Human-Chimp-Mouse Orthologous Gene Trios” Science, Volume 302, Number 5652, Issue of 12 Dec 2003, pp. 1960-1963.
2- “Games and Theories”, Interview with John Maynard Smith, New Scientist, 14 Haziran 2003, sf. 50
3- John Whitfield, “Physicists plunder life”s tool chest”, 24 Nisan 2003, http://www.nature.com/nsu/030421/030421-6.html
4- Bill Gates, Chairman and Chief Executive Officer, Microsoft Corporation, “The Road Ahead,” [1995], Penguin: London, Revised, 1996, p.228. 

Ayrıca bakınız

Video – Yuval Noah Hararı’nin SAPIENS Adlı Kitabındaki Bazı İddialara Cevap 4 – “Geçmişte insanın pek az şey ürettiği” iddiası

Harari ve diğer evrimcilerin bir iddiası da “geçmiş nesillerin çok az şey ürettiği” yönündedir. Bunu …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.