Cumhuriyet”in Bilim Teknik”in Genetik Akrabalık Yanılgısı

Cumhuriyet Bilim Teknik dergisinin 1 Mart 2003 tarihli sayısında “DNA Çifte Sarmalının 50 Yıllık Serüveni” başlıklı bir yazı yayınlandı. Newsweek dergisinden tercüme edilen bir makaleye dayanan haberde DNA molekülünün 1953 yılında gerçekleşen keşfi ve genetik araştırmaların sonraki yıllardaki seyri konu ediliyordu. Genetik araştırmalar Darwinist bir bakış açısıyla yorumlanıyor ve bunların insanın sözde evrimine kanıtlar sağladığı ileri sürülüyordu. Oysa sadece Darwinizm propagandası amaçlayan bu iddialar bilimsel bulguların çarpıtılmasına dayanıyordu. Bu yazıda CBT’de yer alan iddiaların tutarsızlığı gözler önüne serilecektir.

CBT’deki haberde insanla şempanze arasındaki genetik benzerlik %98.8 olarak gösterilmektedir. Bu iddiasıyla CBT, geçtiğimiz yıl yayınlanan ve insanla şempanze arasındaki genetik akrabalık tezine büyük darbe vuran bir araştırmayı tamamen göz ardı etmektedir.

CNN”in web sayfasında 25 Eylül 2002 tarihinde yayınlanan “Humans, chimps more different than thought” (İnsanlar, şempanzeler düşünüldüğünden daha farklı)” başlıklı yazıda bu araştırmanın sonuçları şöyle haber verilmiştir:

“Yapılan yeni genetik araştırmaya göre, insanlar ve şempanzeler arasında bir zamanlar inanıldığından çok daha fazla farkılık var.
Biyologlar uzun bir süre şempanzelerin ve insanların genlerinin %98.5 benzer olduğunu savundular. Ancak California Institute of Technology”den bir biyolog, bu hafta yayınlanan çalışmada, genleri karşılaştırmak için kullanılan yeni bir yöntemin insanlar ve maymunların arasındaki genetik benzerliğin yalnızca %95 oranında olduğunu gösterdiğini açıkladı.
Bu araştırma, insan DNA zincirindeki 3 milyar baz çiftinden 780.000 tanesini şempanzelerinki ile karşılaştıran bir bilgisayar programına dayanıyordu. Daha önceki araştırmacıların bulduklarından daha fazla birbirine benzemeyen bölüm bulundu ve DNA bazlarının en az % 3.9 oranında farklı olduğu sonucuna vardı.
Bu durum onu, türler arasında yaklaşık %5 oranında genetik bir farklılık olduğu sonucuna götürdü…” (1)

Görüldüğü gibi CBT güncel bilim literatüründe geçerli bilgileri değil, kendi Darwinist ön yargılarına yakın eski verileri kullanmaktadır.

Diğer yandan belirtmek gerekir ki, canlılar arasında genetik benzerlik olması evrime bir kanıt değildir. Çünkü genetik benzerlik, “ortak atadan evrimleşme”nin değil, “ortak tasarım”ın ürünü olarak da yorumlanabilir.

“Ortak atadan evrimleşme” tezinin ciddiye alınabilmesi içinse, evrimcilerin canlıların DNAsındaki bilginin evrimsel süreçte nasıl ve hangi mekanizmayla ortaya çıktığını göstermeleri gerekir. Bu ise mümkün değildir.

Evrimciler DNAdaki nükleotid diziliminin tesadüfi mutasyonlarla biriktiğini ileri sürmektedirler. Oysa rasgele mutasyonlar etkili oldukları zaman daima zararlı ve yıkıcı olurlar. Genlerde son derece özel bir tasarımla dizilmiş nükleotidler organizmayla ilgili tüm yapısal ve fizyolojik bilgileri saklamaktadır. Bu dizilimde meydana gelen en küçük bir yer değiştirme ya da eksilme kolaylıkla ölümcül sonuçlar doğurabilmektedir. Bu kadar hassas bir dizilimin ölümcül riskler ortaya koyan ve tamamen tesadüflere dayanan mutasyonların organizmanın DNAsına bilgi ekleyerek onu başka türlere evrimleştirmesi mümkün değildir. Nitekim evrimcilerin teorilerini kanıtlamak için laboratuvarda mutasyona maruz bıraktığı tüm embriyolar sakat veya ölü doğmuştur.

Genetik bilimi maymun DNAsından insan DNAsına bir dönüşüm yaşanmasının imkansız olduğunu bu şekilde göstermişken genetik akrabalık iddialarını sürdürmek ancak Darwinizm’in körükörüne desteklendiğinin göstergesi olabilir.

DNAdaki tasarım ve bilgi saklama kapasitesi incelendiğinde genetik akrabalık iddiasının tutarsızlığı daha da belirginleşmektedir. DNA molekülünü oluşturan ikili sarmalın genişliği milimetrenin sadece beş milyonda biri kadardır. Her hücrede yaklaşık 2 m boyunda DNA bulunur. İnsan vücudundaki tek bir DNA molekülü 1milyon ansiklopedi sayfasına sığabilecek kadar fazla bilgi saklayabilmektedir.

Bu tasarım bilgi saklama kapasitesi açısından günümüz teknolojisinde kullanılan mikroçiplerden defalarca üstün bir kapasite ortaya koymaktadır. Bu durum DNAda mükemmel bir mühendislik tasarımı bulunduğunu ortaya koymaktadır. Böyle bir tasarımın tesadüflerle ortaya çıkmış olması imkansızdır. Oysa evrimciler tamamen akıl ve bilim dışı bir tavırla bu iddiayı körükörüne sürdürmektedirler.

CBT’de ayrıca insanla diğer bazı primatlar arasındaki sözde akrabalık ilişkileri de dile geliştirilmiştir. Genetik analizlerden söz edilerek insanın şempanzeden 4-6 yıl; gorilden 6-8 yıl; orangutandan ise 12-16 milyon yıl önce sözde evrim sürecinde ayrıldığı ileri sürülmektedir.

CBT’de insanla diğer primatlar arasında ortaya konan evrimsel ayrılma tarihleri de bilimsel bir kanıta dayanmamaktadır. Evrimciler tüm canlıların evrimle ortaya çıktıklarını bir dogma olarak benimsemiş olduklarından her türlü benzerliği evrim teorisi çerçevesinde değerlendirmektedirler. Oysa yanılmaktadırlar,

Öncelikle genetik akrabalık iddialarındaki tarihlendirme yöntemleri tutarlı değildir. Çünkü bu analizlerde genetik kanun olarak benimsenen bir durumun aslında evrimcilerin benimsediği şekilde olmadığı ortaya çıkmıştır.

Mitokondriyal DNA analizi olarak bilinen bu yöntemde evrimciler mDNA’nın sadece anne yoluyla aktarıldığını varsayar. Oysa geçtiğimiz yıl bu kabulün yanlış olduğunu gösteren bir gelişme yaşanmış ve Danimarkalı bir hastanın mDNAsının %90 oranında babasından aktarıldığı belirlenmiştir. Ünlü İngiliz bilim dergisi New Scientist’in internet sitesinde bu konuda şu yorum yapılmaktadır:

“Evrim biyologları, türlerin birbirinden ayrılmasını mitokondriyal DNA dizilerindeki farklılıklardan yola çıkarak tarihlendiriyorlardı. Mitokondriyal DNAnın çok nadiren de olsa babadan aktarılması, çalışmalarının çoğunu geçersiz kılmaya yeterli olacaktır” . (2)

Diğer yandan CBT’de verilen tarihler de tutarlı değildir. Ünlü Science dergisi’nde “Yeni Fosiller Moleküler Açıdan Sorular Ortaya Çıkardı (New Fossils Raise Molecular Questions)” başlığıyla verilen bir makalede Orrorin tugensis ve Ardipithecus ramidus kadabba isimli fosillerin moleküler evrim ağacında insana biçilen tarihle çeliştiği konu edilmektedir. Yazıda genetik analizlere dayanan evrimcilerin sözde insan-şempanze ayrılmasının çoğunlukla 5-7 milyon yıl kadar önce gerçekleştiğini savundukları belirtilmektedir. Oysa her iki fosilin yaşının yaklaşık 6 milyon olarak hesaplanması evrimci paleontolog ve evrimci genetikçiler arasında tartışma konusu olmaktadır. Paleontologlar bu durumda sözde ayrılmanın çok daha erken gerçekleşmiş olması gerektiğini savunmaktadır. Bir başka fosil, Sahelanthropus tchadensis fosili bulunduktan sonra paleontologlarla genetikçiler arasındaki görüş farklılığı daha da derinleşmiştir. 2001 yılında bulunan bu fosilin 7 milyon yıl yaşında olmasını yorumlayan ünlü evrimci paleontolog Donald Johanson, bu sözde ayrılmanın 10 milyon yıl önce gerçekleşmiş olabileceğini ifade etmiştir. (3) Görüldüğü gibi insanın şempanzeyle evrimsel ayrılması iddiasına dair ne bir kanıt ne de tutarlı bir tarihlendirme vardır.

Diğer yandan genetik analizlerde kriter olarak alınan canlılarla birlikte tarihlerde de önemli farklılıklar ortaya çıkmaktadır. Örneğin insan-şempanze ayrımını tarihlendirmede balina ve toynaklılara ait DNAları kullanan Ulfur Arnason sözde insan-şempanze ayrımının 10.5-13.5 milyon yıl önce gerçekleşmiş olması gerektiğini ileri sürmektedir. Bu tarihler diğer genetik analizlerin iddia ettiğinden en az 6 milyon yıl daha eskiye dayanmaktadır . (4)

Son olarak belirtmek gerekir ki genetik benzerlik hiçbir şekilde evrime kanıt değildir. Canlıların genlerinde benzerlik olması bunların temelde aynı biyolojik yapılara sahip olmasından kaynaklanır. Örneğin insanın sinek, solucan veya balinayla da arasında genetik benzerlik vardır. Elbette bu durum insanın bu canlılardan evrimleştiğini göstermez. Bu durum gerçekte ortak tasarımı göstermektedir. Örneğin otomobil parçaları aynı amaçla tasarlandıkları için temelde benzerdirler. Bu durum otomobillerin tesadüfen birbirlerinden evrimleştiklerini göstermez.

Sonuç:

CBT’nin insanın sözde evrimiyle ilgili ortaya koyduğu iddialar hiçbir bilimsel anlam ifade etmemektedir. Bunlar sadece genetik verilerin evrimci önyargılarla yorumlanmasını göstermektedir. Gerçekte insan ve şempanze ayrı ayrı yaratılmış iki canlıdır. CBT’ye bilimsel gerçekleri kabul ederek Darwinizm propagandası yapmaktan vazgeçmesini tavsiye ediyoruz.

1- http://www.cnn.com/2002/TECH/science/09/24/humans.chimps.ap/index.html  
2- “Mitochondria can be inherited from both parents” , 23 Ağustos 2002: http://www.newscientist.com/news/news.jsp?id=ns99992716  

3- http://www.sfgate.com/cgi-bin/article.cgi?f=/c/a/2002/07/11/MN205986.DTL&type=science  
4- “New Fossils Raise Molecular Questions”, Ann Gibbons, Science, Volume 295, Number 5558, Issue of 15 Feb 2002, sf. 1217.

Ayrıca bakınız

Video – Yuval Noah Hararı’nin SAPIENS Adlı Kitabındaki Bazı İddialara Cevap 4 – “Geçmişte insanın pek az şey ürettiği” iddiası

Harari ve diğer evrimcilerin bir iddiası da “geçmiş nesillerin çok az şey ürettiği” yönündedir. Bunu …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.