Bilim Ve Teknik”in Yeni Java Fosiliyle İlgili Yanılgısı

 Bilim ve Teknik dergisinin Mart 2003 sayısında “Geçiş Döneminde Java Adamı” başlıklı bir haber yayınlandı. Haberde, Science dergisinde yayınlanan ve “Java”nın Pleistosen dönemine ait Homo erectus Kalvaryumu” (Calvarium from the Pleistocene of Java) başlığını taşıyan makale aktarılıyordu. Yazıda Endonezya”nın Java adasında bulunan bir fosil üzerinde bazı evrimci spekülasyonlar yapılıyordu. Bu yazıda söz konusu spekülasyonlar ele alınacak ve bilimsel bulgular ışığında değerlendirilecektir.

Sambungman bölgesinde keşfedilen ve bir kalvaryumdan (üst kafatasından) meydana gelen fosilin pleistosen devrine (günümüzden 1.8 milyon-10.000 yıl öncesi) ait olduğu haber verilmektedir. Evrimci araştırmacılar beyin hacmi 1006 cm3 olan beyin kabının insanın sözde ilkel atalarından modern insana doğru bir ara adım olduğunu öne sürmektedirler. Kısaca “Sm 4” olarak tanımlanan fosilin, Java�da daha önce ele geçirilmiş Homo erectus örnekleri (Sangiran ve Ngandong) arasında bir evrimsel geçiş formu olduğunu iddia etmektedirler. Ayrıca Sm 4 fosilinin önemli bir özelliğinin beyin kökü bölgesinin öteki Java örneklerine göre daha hareketli olduğu ve bu özelliğiyle Homo sapiens”e benzediği belirtilmektedir.

Bilim ve Teknik”de yer alan bu iddialar bulunan fosilin bilgisayarlı tarama cihazında elde edilmiş görüntülerine ve diğer Java fosilleriyle yapılan karşılaştırmalara dayandırılmaktadır. Ancak söz konusu veriler bu fosilin insanın sözde evrimine kanıt oluşturmamaktadır. Gerek Homo erectus�un genel özellikleri gerekse söz konusu fosil hakkında bazı evrimcilerin yaptığı yorumlar Bilim ve Teknik dergisinin iddialarının sadece ön yargıya dayandığını açıkça göstermektedir.

Evrimciler Homo erectus fosillerini ilkel insan olarak nitelendirmekte ve hayali soy ağacında sözde ara tür olarak göstermektedirler. Oysa Homo erectus”un günümüz insanı olan Homo sapiens�le aynı dönemde yaşadığını gösteren kanıtlar vardır. Ayrıca Homo erectus fosilleri incelendiğinde bunların gerçek bir insan anatomisine ve dik yürümeye uygun iskelet yapısına sahip oldukları görülmektedir. Evrimcilerin Homo erectus“u “ilkel” saymaktaki en önemli dayanakları ise, kafatası hacminin (900-1100 cc.) günümüz insanının ortalamasından küçüklüğü ve kalın kaş çıkıntılarıdır. Oysa bugün de dünyada Homo erectus“la aynı kafatası ortalamasında pek çok insan yaşamaktadır (örneğin pigmeler) ve bugün de çeşitli ırklarda kaş çıkıntıları vardır (örneğin Avusturalya yerlileri Aborijinler”de).

Ünlü evrimci paleoantropolog Richard Leakey bile Homo erectus“un günümüz insanı ile olan farklılığının ırksal farklılıktan öte bir anlam taşımadığını şöyle ifade eder:

“Herhangi bir kişi farklılıkları farkedebilir: Kafatasının biçimi, yüzün açısı, kaş çıkıntısının kabalığı vs. Ancak bu farklılıklar bugün değişik coğrafyalarda yaşamakta olan insan ırklarının birbirleri arasındaki farklılıklardan daha fazla değildir. Böyle bir varyasyon, topluluklar birbirlerinden uzun zaman aralıklarında ayrı tutuldukları zaman ortaya çıkar” .(1)

 

Connecticut Üniversitesi”nden Prof. William Laughlin, Eskimolar ve Aleut Adaları insanları üzerinde uzun yıllar anatomik incelemeler yapmış ve bu insanlar ile Homo erectus“un şaşırtıcı derecede birbirlerine benzediklerini görmüştür. Laughlin”in vardığı sonuç, tüm bu ırkların gerçekte Homo sapiens türüne (günümüz insanına) ait farklı ırklar olduğudur:

“Hepsi Homo sapiens türüne ait olan Eskimolar ve Avustralya yerlileri gibi uzak gruplar arasındaki büyük farklılıkları dikkate aldığımızda, Homo erectus”un da kendi içinde farklılıklar taşıyan bu türe (Homo sapiens“e) ait olduğu sonucuna varmak çok mantıklı gözükmektedir” (2)

 

Bilim ve Teknik dergisinde haber verilen fosil kafatası parçasının fotoğrafı incelendiğinde Homo erectus hakkındaki evrimci yanılgılar açıkça görülmektedir. Araştırmacılar beyin hacmi 1006 cm3 olarak hesaplanan kafatasının büyük olasılıkla genç ya da orta yaşlı bir erkeğe ait olduğunu tahmin etmektedirler. En büyük maymun kafatasının 650cc yi geçmediği düşünülürse bunun bir insana ait olduğu kesinleşmektedir. Kaş kemerleri incelendiğinde günümüzdeki herhangi bir insanda bulunması son derece makul ölçülerde olduğu anlaşılmaktadır. Öyle ki bu insan günümüzde yaşıyor olsa ve kalabalık bir meydanda modern kıyafetlerle yürüyor olsa kimse onu yadırgamazdı. (Homo erectusHayatın Gerçek Kökeni, Harun Yahya, İstanbul, 2000) hakkında daha fazla bilgi için bkz.

Fosil bulgusunu değerlendiren Amerikan Doğa Tarihi Müzesi paleoantropologlarından Kenneth Mowbray�in yorumları da Bilim ve Teknik�in ön yargılarını açıkça ortaya koymaktadır. Mowbray bir evrimci olmasına karşın Sm 4 fosilinin bir ara tür olarak sınıflandırılmasına karşı çıkmakta, Endonezya kafatası fosillerinde görülen farklılıkların herhangi bir tür içinde görülmesi doğal çeşitlilikten kaynaklandığını belirtmektedir. Mowbray, National Geographic�in internet sitesindeki yorumunda şunları söylemektedir:

” Eğer modern insan popülasyonlarına bakacak olursanız, kısa ve yuvarlak kafalı insanlar; uzun ve dar kafalı insanlar görürsünüz; bunlar herhangi bir popülasyon içinde görülmesi normal varyasyonlardır” . (3)

 

Sonuç:

Bilim ve Teknik dergisinde “Sm 4” fosili üzerinde yapılan evrimci yorumlar, Darwinizm�i mutlak gerçek zanneden, herşeyi bu dogma çerçevesinde değerlendiren derginin ön yargılarını göstermektedir. Ön yargılar ise bilim adına bir değer ortaya koymamaktadır. Dergiye insanın kökeniyle ilgili evrimci dogmaları bir kenara bırakarak, bilimsel kanıtları tarafsızca yorumlamasını tavsiye ediyoruz.

1 Richard Leakey, The Making of Mankind, London: Sphere Books, 1981, s. 62.
2 Marvin Lubenow, Bones of Contention, Grand Rapids, Baker, 1992. s. 136
3 http://news.nationalgeographic.com/news/2003/02/0227_030227_javaskull.html  

Ayrıca bakınız

Video – Yuval Noah Hararı’nin SAPIENS Adlı Kitabındaki Bazı İddialara Cevap 4 – “Geçmişte insanın pek az şey ürettiği” iddiası

Harari ve diğer evrimcilerin bir iddiası da “geçmiş nesillerin çok az şey ürettiği” yönündedir. Bunu …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.