Zafer Kantar Okurlarını Evrim Masallarıyla Yanıltmamalı

Radikal gazetesinin 21 Ekim 2007 tarihli iki ilavesinde, “Kafamız küçüldü, beynimiz büyüdü” başlıklı bir yazı yayınlandı. Zafer Kantar tarafından hazırlanan yazıda, dünyanın en fakir ülkelerinden biri olan Etiyopya’da sürdürülen insanın kökeni araştırmaları konu ediliyor, Ankara Üniversitesi Antropoloji Bölüm Başkanı Erksin Güleç’in de bu çalışmalara imza atan bir Türk bilim insanı olduğu belirtiliyordu. Bulgular ve bunların içeriği veya uygulamalarına dair herhangi bir bilgi aktarılmayan yazıda, insanın evrimi senaryosunun bazı bilindik fosillerine kısaca atıfta bulunuluyor, yıllardır tekrar eden aynı Darwinist masal yeniden gündeme getiriliyordu.Yazıda 1974 yılında bulunan 3.7 milyon yıllık Lucy fosilinin insanın atası olarak kabul gördüğü, ancak 1994 ve 2001 yıllarında Tim White tarafından yapılan bazı bulgularla bu durumun değiştiği öne sürülüyordu. Söz konusu Lucy fosili, Australopithecus afarensis türüne ait, soyu tükenmiş bir maymunun kalıntılarından meydana gelmektedir. İskeleti kısmen korunmuş halde bulunan kalıntılar, ait oldukları canlının dik yürümüş olabileceği iddiasıyla, evrimciler tarafından kayıp halka statüsüne yükseltilmiştir. Ancak evrimcilerin diğer tüm kayıp halka iddialarında olduğu gibi, Lucy ile ilgili bu iddianın da yeni bulguların elde edilmesi ve yeni karşılaştırmalı anatomi çalışmalarıyla geçersiz olduğu anlaşılmıştır. (Bu çalışmalarla ilgili detayları burada bulabilirsiniz)

Radikal yazısında değinilen ikinci bulgular ise Ardipithecus ramidus fosilleridir. White, insanın hayali soyağacının dibine Ardipithecus’u oturtmaya çalışmaktadır. İnsanın evrimi senaryosunu bu doğrultuda şekillendirmeye çalışmakta, Ardipithecus> Australopithecus> Homo şeklinde bir senaryo kurgulamaktadır.Ancak White’ın Ardipithecus’la ilgili evrimsel ata iddiası evrimciler arasında dahi az taraftar bulmuştur. Çünkü bu canlının kemikleri bariz şekilde şempanze karakteristikleri sergilemektedir ve eldeki kalıntılardan yapılan iki ayaklılık spekülasyonları tamamen propaganda amaçlıdır. Örneğin ünlü evrimci anatomist Bernard Wood, New Scientist dergisinin 26 Ekim 2002 tarihli sayısında yayınlanan bir makalesinde Ardipithecus ramidus’un iki ayak üzerinde yürüyüp yürümediğinin bilinmediğini yazmıştır. (Bernard Wood, Who are we?, New Scientist, sayı 2366, 26 Ekim 2002, s. 44) Çünkü kemikler üzerinde dik yürüme iddiasını kanıtlayacak hiçbir delil bulunmamaktadır.
Diğer yandan, Ardipithecus’un “foramen magnum”u (omuriliğin kafatasına girdiği delik) da bu canlının insan soyunda olduğu iddiasına darbe vurmaktadır. New York’taki Amerikan Doğa Tarihi Müzesi’nden evrimci araştırmacılar Ian Tattersall ve Jeffrey Schwartz bu açmazı şöyle ifade etmektedirler:
Ardipithecus, hominidlerle ortak bir ataya sahip olsa dahi, foramen magnumunun pozisyonu, varsayılan torunlarından özgün bir şekilde farklıdır. Bir ata, torunlarından daha türemiş [belli özellikler açısından daha gelişkin] olamayacağına göre [Ardipithecus] bunlardan birinin atası olamaz. (Ian Tattersall & Jeffrey Schwartz, Extinct Humans, Westview Press, 2000, s. 98)

Kısacası Radikal gazetesinde konu edilen türler, insanın atası olduğu iddiası evrimciler arasında dahi tartışmalı olan soyu tükenmiş maymun türleridir. Sayın Kantar, Güleç’in evrim masallarını bilimsel gerçekler olarak anlatmakla okurlarını yanıltmış olmaktadır. Eğer Sayın Kantar insanın evrimiyle ilgili yazılar kaleme almak istiyorsa, kendisine insanın evrimi senaryosunun çöküşüne yol açan bulguları incelemesini tavsiye ederiz. Hatırlatacak olursak, evrimcilerce Homo erectus’un atası olarak gösterilen Homo habilis’in, H. erectus ile aynı dönemde yaşadığının ortaya çıkması, evrimcilerin yıllardır anlatageldikleri senaryoları yakın zamanda çürütmüştü. Sayın Kantar bulgularla ilgili yazımızı okuduğu taktirde Sayın Güleç’in anlattıklarının bilimsel gerçeklik taşımayan köhne Darwinist masallar olduğunu görecektir.

Ayrıca bakınız

Video – Yuval Noah Hararı’nin SAPIENS Adlı Kitabındaki Bazı İddialara Cevap 4 – “Geçmişte insanın pek az şey ürettiği” iddiası

Harari ve diğer evrimcilerin bir iddiası da “geçmiş nesillerin çok az şey ürettiği” yönündedir. Bunu …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.