Kromozomlarda Yapısal Değişiklik ve Evrim Masalları

Kromozomlar, DNA’yı sıkıştırarak koruyan paketlerdir. İnsan DNA’sı 23 çift kromozom halinde paketlenmiştir. Kromozomlar zaman zaman birtakım yapısal değişiklikler geçirebilir, barındırdıkları genler gruplar halinde ve kromozom üzerinde yer değiştirebilirler. Kromozomlarda bu tip yapısal değişikliklere kromozomal yeniden düzenlenme ismi verilir. Evrimciler, kromozomal yeniden düzenlenmeyi türleşmeye yol açan, canlıları evrimleştiren bir mutasyon tipi olarak yorumlamakta, kromozomlardaki yapısal değişikliklerden yola çıkarak türlerin sözde evrimsel geçmişlerine dair masallar anlatmaktadırlar.

Canlıları evrimleştirci hiçbir kapasitesi bulunmadığı halde kromozomal yeniden düzenlenmeyi bir evrim mekanizması olarak öne süren yeni bir yazı, New York Times gazetesinin 30 Ağustos 2005 tarihli sayısında, bilim yazarı Carl Zimmer imzasıyla yayınlandı. Zimmer’ın makalesi “The History of Chromosomes May Shape the Future of Diseases-Kromozomların Geçmişi Hastalıkların Geleceğini Şekillendirebilir” başlığını taşıyordu. Aşağıda, kromozomlardaki yapısal değişiklikleri evrim mekanizması olarak öne sürme yanılgısı cevaplanmakta, Zimmer’ın makalesinde yer alan evrimci iddiaların neden hayali spekülasyonlardan ibaret olduğu gösterilmektedir.

1. İnsan ve Makakların ortak atası yanılgısı

Zimmer’ın makalesi henüz ilk satırda evrimci dogmatizmle gölgelenmektedir. Zimmer’ın bu cümlede yer verdiği “İnsan ve makakların ortak atası 25 milyon yıl önce yaşadı” iddiası hiçbir fosil kanıtı olmayan dogmatik bir kabulden ibarettir. Bu hayali ortak atanın 25 milyon yıl önce yaşadığı düşüncesi, makak ve insan DNA’sı arasındaki benzerliklerin evrim kanıtı olarak yorumlanması esasına dayalıdır ki, bu yaklaşım evrimcilerin ön yargılarını yansıtmaktan başka hiçbir şeye yaramayan, bilimsel objektiflikten tamamen uzak bir yorumdur.1, 2

Zimmer, makak ve insanın kromozom yapılarını inceleyen bilim adamlarının “evrimi yeniden yapılandırabileceğini” yazmakta, bu bilim adamlarından birisi olan Dr. William Murphy ise makak kromozomlarının insan kromozomlarına kolaylıkla dönüştürülebileceği yorumunu yapmaktadır.

Evrimciler burada bir kez daha bilimsel delilleri bir kenara bırakmakta, kendi dogmatik kabullerine uydurabilecekleri verileri seçmektedirler. İnsan ve makak kromozomlarında birçok genin aynı sırada dizilmiş olması gerçeğini bir evrim kanıtı gibi kullanmaya çalışmaktadırlar. Halbuki genlerin benzer sırada dizilmiş olması bunların evrimle ortaya çıktığını kanıtlamaz. Örneğin bir bilgisayar yazılımını tanıtan iki farklı kitapta birçok konunun benzer sırada ele alınmasının bunların tesadüfen yazıldığını kanıtlamadığı gibi. Kaldı ki, insan kromozomları üzerinde bir arada bulunan gen grupları genellikle başka türlerde de aynı şekilde gruplanmış durumdadır. İnsan ve bazı primatlarda ortak bulunan gen grupları olduğu gibi, insan ve kedi kromozomlarında da ortak gen grupları mevcuttur. Hatta insan ve kedi kromozomlarındaki genlerin bağlantıları -daha az gende olmasına rağmen- neredeyse insan ve şempanze kromozomlarındaki genlerin bağlantıları kadar tutarlıdır. 3

Dolayısıyla makakların ve insanların kromozomlarında birçok genin aynı sırada dizilmiş olmasını evrim kanıtı olarak öne sürmek, sadece önyargılara dayalı, dogmatik bir yaklaşımdan ibarettir.

2. Kromozomal yeniden düzenlenmenin evrime yol açacağı yanılgısı

Şunu önemle belirtmek gerekir ki, kromozomal yeniden düzenlenmelerde, varolan genetik bilgi kromozom üzerinde yer değiştirmekte, ortaya herhangi yeni genetik bilgi çıkmamaktadır. Örneğin bir kitabın bazı bölümlerinin yer değiştirmesi o kitaba yeni bilgi eklemez, onu başka bir kitaba dönüştürmez. Aynı şekilde kromozomal yeniden düzenlenme de canlıları başka canlılara dönüştürmez. Evrim teorisi ise yaşamın bakteri benzeri hayali hücreden zamanla insan, manolya, fil ve balinaya vb. dönüşecek şekilde evrimleştiğini iddia eder. Bu hayali süreç, canlıların DNA’larına yeni genetik bilgi ekleyen, onlara yeni organ ve sistemler kazandıran bir mekanizmanın varlığını gerektirir. Kromozomal yeni düzenleme ise bilginin niteliğinde bir artış değil sadece organizasyonunda bir değişimdir. Genler, kromozomal yeni düzenleme öncesi ve sonrası aynı dizilimlerini korumakta, aynı proteinleri kodlamaktadırlar. Kromozomal yeni düzenlemede herhangi yeni genetik bilgi eklenmesi söz konusu olmadığı için bunu bir evrim mekanizması olarak yorumlamak bilimsel dayanağı olmayan, önyargılı bir tutumdur.

3. Evrimcilerin kromozomal yeniden düzenleme ve türleşme üzerindeki aldatmacası

Evrimciler kromozomal yeniden düzenlemeye bağlı olarak farklı kromozom yapılarına sahip popülasyonların birbirleriyle eşleşmemesini türleşme olarak lanse etmektedirler. Bu kabulleri, biyolojik tür kavramının tanımından kaynaklanan bir yanılgıdır. Biyolojide tür kavramı, coğrafi olarak birbirinden ayrılmış popülasyonların zamanla birbiriyle eşleşmez olmalarını ifade eder. Kromozomal yeniden düzenleme sonrası kromozom yapıları farklılaşan popülasyonların birbirleriyle eşleşmediği bilinen bir gerçektir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, bu süreçte canlının hiçbir yeni genetik bilgi kazanmıyor oluşudur. Dolayısıyla başka bir canlıya doğru bir evrimleşme söz konusu değildir. Ve bu süreç için “türleşme” kavramının kullanılması yanıltıcıdır.

Diğer yandan, evrimcilerin değişik grup türlerin kromozom yapılarını inceleyerek bunların ortak atalardan türemiş türler olduğu yönünde spekülasyonlarını boşa çıkaran örnekler mevcuttur. Örneğin bira mayaları üzerinde yapılan bir çalışmayı yorumlayan Henry Gee’nin şu sözleri, kromozom yapılarındaki farklılıkları türleşme teorisi çerçevesinde değerlendirmenin herhangi sağlam bilimsel dayanaktan yoksun olduğunu ortaya koymaktadır:

Eğer kromozomal yeniden düzenleme türleşmede sabit, sürekli bir faktör olsaydı, evrimsel zamanda daha çok miktarda yeniden düzenleme beklerdik. Diğer bir deyişle, en yakın akrabalar az miktarda yeniden düzenleme ortaya koyar, daha uzak akrabalar ise daha ıraksak [sözde evrim sürecinde daha fazla farklılaşmış] kromozomlara sahip olurdu.

Araştırmacılar buldular ki bunun tersi doğru: En fazla miktarda yeniden düzenleme, yakın akrabalar arasında görülüyor ve uzak akrabalar aynı kromozom düzenini paylaşıyor. 4

Sonuç:

Kromozomal yeniden düzenlenme, evrim teorisinin varsaydığı genetik bilgi kazanımı için hiçbir bilimsel kanıt oluşturmamaktadır. Dolayısıyla Zimmer’ın evrimci iddiaları hiçbir bilimsel dayanağı olmayan hayali spekülasyonlardan ibarettir. Evrimcilerin yapması gereken şey, daima yaptıkları gibi, benzerlikten yola çıkarak evrim masalları kurgulamak değil, bilgi saklama kapasitesi açısından en ileri teknoloji ürünü mikro-chip’lerden daha etkili olan kromozomlardaki genetik bilginin nasıl ortaya çıktığını açıklamaktır. Asıl çaresizlikleri de buradadır. Bilinen hiçbir doğal süreç kromozomlarda olduğu gibi kodlanmış bilgi ortaya çıkarmamaktadır. Bilgi teorisyenleri, bilginin kaynağının daima bilinç olduğu sonucuna varmışlardır. Canlıların kromozomlarındaki bilgiyi var eden, her şeyin yaratıcısı olan Yüce Allah’tır. New York Times ve Zimmer’ın bu gerçeği görmesini diliyor, anlatageldikleri evrim masallarına son vermelerini tavsiye ediyoruz.

1. İnsanın evrimi senaryosunun geçersizliği hakkında bkz. İNSANIN KÖKENİ
2. Ayrıca bkz.
GENETİK KARŞILAŞTIRMA ÇALIŞMALARI NEDEN EVRİM TEORİSİ İÇİN KANIT SAĞLAMAZ?
3. L. James Gibson, A Creationist View Of Chromosome Banding And Evolution, Origins 13(1):9-35 (1986).
4. Henry Gee, The chromosome shuffle, 25 Mayıs 2000, Nature News Service, http://www.nature.com/news/2000/000525/full/000525-11.html

Ayrıca bakınız

Video – Yuval Noah Hararı’nin SAPIENS Adlı Kitabındaki Bazı İddialara Cevap 4 – “Geçmişte insanın pek az şey ürettiği” iddiası

Harari ve diğer evrimcilerin bir iddiası da “geçmiş nesillerin çok az şey ürettiği” yönündedir. Bunu …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.