Evrim Teorisine Yeni Bir Darbe: Denizli”de Bulunan 500 bin Yıllık İnsan Kafatası

Geçtiğimiz günlerde çeşitli gazete ve web sayfalarında Denizli”de bulunan bir kafatası fosili hakkında haberlere yer verildi. Her yeni fosil bulgusunda olduğu gibi bu kafatası da Darwinist propaganda yöntemlerine alet edilmiş ve haber, evrim yanlısı yayınlarda Anadolu”da bulunan ilk “Homo erectus” kafatası olarak duyurulmuştu.

Bulunduğu kayalıklar üzerinde yapılan tarihlemelerden yola çıkılarak 500 bin yıllık olduğu tahmin edilen ve sırf bu sebeple Darwinistler tarafından Homo erectus yakıştırması yapılan fosil, evrim teorisinin bilimsel çöküşünün kesin olarak ilan edildiği şu günlerde teoriyi ayakta tutabilmek için Darwinistlerce malzeme konusu olmuştur.

Oysa söz konusu fosil bir insana aittir ve insanın sahte evrimi ile ilgili hiçbir iddiaya kanıt teşkil etmemektedir. Tam tersine insanın 500 bin yıl boyunca hiçbir değişime uğramadan kalmış olduğunu göstermektedir.

Darwinistlerin insan fosilleri üzerinde yaptıkları kategorilendirmeler, hiçbir bilimsel delile dayanmayan, hiçbir bulgu ile desteklenmemiş olan varsayımlardan ibarettir. Evrim teorisyenlerinin Australopithecus, Homo habilis, Homo erectus, Homo neandertalensis ve Homo Sapiens olarak yaptıkları sınıflandırma, sahte kafataslarını ve bir delili olmayan spekülasyonları kaynak olarak alır. Halen çeşitli vesilelerle gündeme getirilmeye çalışılan bu sahte sınıflandırmanın geçersizliği kesin olarak anlaşılmış ve bilimsel olarak kabul edilmiştir. Homo habilis”in Australopithecuslardan farksız olduğu, Australopithecusların ise soyu tükenmiş bir maymun türünden başka bir şey olmadığı açıkça anlaşılmıştır. Darwinistler tarafından sözde ara geçiş türü olarak tanıtılmaya çalışılan Homo erectus ve Neandertallerin de soyu tükenmiş birer insan ırkından başka bir şey olmadığı, bu konuda fosiller üzerinde yapılan spekülasyonların tamamen gerçek dışı olduğu kanıtlanmış durumdadır. Buna rağmen Darwinist yayınlar, bulunan fosilleri bu sınıflandırmaya dahil etmeye çalışmaktadırlar.

Homo Erectus Üzerinde Yapılan Propagandalar Yalandır, Homo Erectus Bir İnsan Irkıdır

Homo erectus kavramı “dik yürüyen insan” anlamına gelir. Evrimciler bu insanları, “erect” sıfatı ile daha önceki devirlere ait sınıflamalardan ayırmak zorunda kalmışlardır. Çünkü Darwinistler tarafından Homo erectus olarak isimlendirilen eldeki tüm fosiller, sözde ataları olduğu iddia edilen ve aslında birer maymun türü olan Australopithecus ve Homo habilis örneğinde görülmediği kadar diktir. Modern insan iskeleti ile Homo erectus iskeleti arasında hiçbir fark yoktur.

Bunun iyi bir göstergesi, Homo erectus sınıfına dahil edilen “Turkana Çocuğu” fosilidir. Tüm evrimci spekülasyonların aksine bu fosilin sahibinin 12 yaşında bir çocuk olduğu ve büyüdüğü zaman yaklaşık 1.83 boyunda olacağı saptanmıştır. Fosilin dik iskelet yapısı günümüz insanından farksızdır. Amerikalı paleoantropolog Alan Walker, “ortalama bir patolojistin bu fosilin iskeletiyle, modern bir insan iskeletini birbirinden ayırmasının çok güç olduğunu” söyler.[i]

Evrimcilerin Homo erectus”u “ilkel” saymaktaki yegane dayanakları ise, kafatası hacminin (900-1100 cc.) modern insanın ortalamasından küçüklüğü ve kalın kaş çıkıntılarıdır. Oysa bugün de dünyada Homo erectus ile aynı kafatası ortalamasında pek çok insan yaşamaktadır (örneğin pigmeler) ve bugün de çeşitli ırklarda kaş çıkıntıları vardır (örneğin Avusturalya yerlileri Aborijinler). Kafatası hacmi farklılığının zeka ve beceri yönünden hiçbir fark oluşturmadığı ise bilinen bir gerçektir. Zeka, beynin hacmine göre değil, beynin kendi içindeki organizasyonuna göre değişir.[ii]

Nitekim dünyaca tanınmış evrimci Richard Leakey bile Homo erectus”un günümüz insanı ile olan farklılığının ırksal farklılıktan öte bir anlam taşımadığını şöyle ifade eder:

Herhangi bir kişi farklılıkları hemen görebilir: Kafatasının biçimi, yüzün açısı, kaş çıkıntısının kabalığı vs. Ancak bu farklılıklar bugün değişik coğrafyalarda yaşamakta olan insan ırklarının birbirleri arasındaki farklılıklardan daha fazla değildir.[iii]

Kısacası evrimcilerin Homo erectus sınıflamasına dahil ettikleri insanlar, zeka düzeyleri bizden farklı olmayan kayıp bir insan ırkıdır. Bir insan ırkı olan Homo erectus ile “insanın evrimi” senaryosunda sözde kendisinden önce gelen maymunlar (Australopithecus ya da Homo habilis) arasında hiçbir benzerlik bulunmamaktadır.

Denizli”de Bulunan Yeni Kafatası Fosili Hiçbir Şekilde Evrime Delil Oluşturmamaktadır

Homo erectus ile ilgili yukarıdaki açıklamalar dikkate alındığında Denizli”de bulunan yeni kafatası fosili ile ilgili Homo erectus yakıştırmalarının da hiçbir delile dayanmadığını görürüz. Darwinistler”in insanın hayali evrimi konusu ile ilgili olarak geliştirdikleri, 1871 yılında Darwin”in İnsanın Türeyişi isimli kitabını yazmasından itibaren çeşitli şekiller alan senaryolarına göre, maymun atalarından hayali bir şekilde türeyen insansı, ilk olarak Afrika”da ortaya çıkmış, ardından dik yürümeye başlamış ve oradan tüm dünyaya yayılmıştır. Darwinistler bu sahte senaryoyu canlı tutabilmek için bulabildikleri tüm kafatası fosillerini buna uygun hale getirmeye çalışırlar. Denizli”de bulunan söz konusu fosil de aynı çarpık Darwinist amaç için kullanılmıştır.

Oysa eldeki fosil bir insan fosilidir. Günümüzde yaşayan insanlardan farksızdır. Spekülasyon malzemesi olmasını gerektirecek tek gerekçe ise söz konusu fosilin 500 bin yıllık olduğunun tahmin edilmesidir. Bu tarih, Darwinistler”in sahte senaryolarına göre yeryüzünde Homo erectuslar”ın hüküm sürdüğü bir tarihtir. Bu iddianın dışında Darwinistler”in ellerinde bu canlının bir “insansı” olduğuna dair tek bir bilimsel kanıt bulunmamaktadır. Bütün Darwinist yayınlarda büyük bir heyecan içinde savunulan Homo erectus iddiası, bilimsel delillere değil çarpık Darwinist senaryolara uygun düştüğü için gündem konusu yapılmaya çalışılmaktadır.

Evrime delil sunacak bir bulgu öne sürebilmek için Darwinistler”in, gerçek bir insan olan Homo erectus ile Austrolapithecus ya da Homo habilis sınıflamaları arasında geçiş formları bulmaları gerekmektedir. Fakat buna dair tek bir ara form yoktur. Darwinistler bu iki sınıflama arasında geçişi gösteren ve evrimci iddialara bakıldığında milyonlarca olması gereken ara fosilleri delil olarak sunamadıkları sürece, “insanın evrimine delil bulundu” şeklindeki spekülasyonlarının hiçbir değeri yoktur.

Nitekim son yıllarda Homo erectus insanının günümüz insanından hiçbir farkı olmadığı bilim çevreleri tarafından da kabul edimeye başlanmıştır. Paleoantropoloji alanında dünyanın çeşitli ülkelerinden önde gelen isimlerin katıldığı Senckenberg konferansı bu kabulün ön plana çıktığı konferans olmuştur: “Senckenberg konferansındaki katılımcıların çoğu, Michigan Üniversitesi”nden Milford Wolpoff, Canberra Üniversitesi”nden Alan Thorne ve meslektaşlarının başlattığı ve konusu Homo erectus”un taksonomik konumu olan ateşli bir tartışmaya daldılar. Bu kişiler Homo erectus”un bir tür olarak geçerliliğinin olmadığını ve bütünüyle elimine edilmesi gerektiğini ısrarlı bir şekilde ileri sürdüler. Bu türün bütün üyeleri, doğal herhangi bir ara veya alt bölüm olmaksızın, yaklaşık 2 milyon yıl öncesinden bugüne, çok fazla değişkenlik gösteren, geniş bir alana yayılmış tek bir türe, Homo sapiens”e aitti. Homo erectus”un bir tür olarak mevcut olmadığı, konferansın ana konusu oldu.”[iv] Görüldüğü gibi varyasyonlarıyla geniş bir coğrafyaya yayılmış Homo sapiens türü, yani insan, 2 milyon yıldır sabit bir türdür. Homo erectus ise artık bir insan ırkı olarak kabul edilmektedir.

Michigan Üniversitesi”nden antropolog Milford H. Wolpoff ise, Science dergisine yazdığı “Homo Sınıflaması” başlıklı makalesinde bu hayali ara türün günümüz insanından başka bir şey olmadığını şöyle açıklamaktadır:

Çoğu paleoantropolog geleneksel görüş olarak, coğrafik anlamda dağınık olan çok tipli Homo erectus türünü, yine coğrafik olarak dağınık olan çok tipli Homo sapiens türüne evrimleştiğini kabul etmektedirler. Diğerleri ise, soyağacına bağlı bir yaklaşımla, bütün halindeki insan neslini tek bir evrimsel tür olarak tanımlamaktadırlar. Bu, taksomomik olarak ortada yalnızca tek bir Homo türü bulunduğu anlamına gelir, Homo sapiens. Bu her iki evrimsel eğilim ve farklı bölgesel özelliklerin varlığı için de geçerli olan tek yorumdur. Aksi takdirde birbirini takip eden keyfi olarak tanımlanmış türler olmuş olurlar.[v]

Homo Habilis ve Homo Erectus Fosillerinin Birlikte Bulunması ve Çöken Bir Evrim Masalı

Hatırlanacak olursa, çok yakın zaman önce çeşitli bilim dergi ve sitelerine konu olan bir fosil bulgusu, evrim teorisi ile ilgili en temel iddialardan bir tanesini ortadan kaldırmıştı. Homo habilis ve Homo erectus fosillerinin aynı dönemde yaşadığını gösteren bulgular bunların birbirlerinden evrimleşmiş olduğu varsayımını geri dönüşü olmayan bir şekilde ortadan kaldırmıştı. Söz konusu keşfin detayları ise Nature dergisinde yayınlanarak bilimsel literatüre dahil edilmişti.

Doğu Afrika”da yarım milyon yıl kadar önce birlikte yaşadıkları anlaşılan bu fosiller, gerçek anlamda evrimcilerin iddia ettikleri ata-soy ilişkisini tam olarak ortadan kaldırmış durumdadır. İddia edilen bu geçişin geçersizliğine dair buna benzer bilimsel bulgular sürekli olarak bulunmakta ve bunlar evrim teorisini yalanlamaktadır. Fakat Darwinistler bu sahte geçişe dair tek bir delil getirememekte, tek bir ara form örneği gösterememektedirler.

Dolayısıyla yeni evrim haberlerini değerlendirirken öncelikle gerçek bilimsel bulguları dikkate almak gerekmektedir. İnsanın evrimi senaryosunda herhangi bir geçişin olmadığı bilimsel olarak kanıtlanmış durumdayken, elde hiçbir delil olmadan insana ait bir fosile Homo erectus yakıştırması yapılması bilime değil, bilimsel aldatmacaya daha uygun düşmektedir.

Afrika”dan Göç Sahtekarlığı

Darwinist iddialara göre ilk hayali insansılar Afrika”da ortaya çıkmış ve sonra yeryüzüne yayılmışlardır. Bu sahte senaryoya uygun düşebilmesi için de Denizli”de bulunan söz konusu fosil “insansılar Afrika”dan göç ederken Anadolu”dan geçti” iddialarına kanıt gösterilmeye çalışılmıştır. Fakat dikkat edilirse, bunun için tek bir kanıt bile yoktur. Söz konusu fosil, insan ırkının 500 bin yıl önce Anadolu topraklarında yaşamış olduğu gerçeğini göstermesi dışında, daha önce nerede yaşadığı veya nereden geldiği ile ilgili hiçbir bilgi vermemektedir.

Nitekim Darwinistler”in meşhur iddiası olan “Afrika”dan göç”ün de gerçek bir tespit olarak değerlendirilemeyeceği bilimsel çevreler tarafından şu anda kabul edilmiş bir gerçektir. Bu araştırmayı yürüten bilim adamları tarafından varılmış olan sonuç şudur:

Bu sınıfın (H. Erectus) Avrasya”da ve Güneydoğu Asya”da ortaya çıkışı hakkındaki belirsizlikler, H. erectus”un kökeninin yeri ve zamanını doğru olarak belirlemeyi imkansız kılmaktadır. Elimizdeki deliller coğrafi yayılımının yönünü saptamak için yetersizdir.[vi]

Dolayısıyla bu sahte iddia delilsizdir. Ayrıca evrim teorisine hiçbir bilimsel destek sağlamamaktadır. Söz konusu fosil ile ilgili olarak Afrika”dan göç senaryolarının gündeme getirilmesinin tek sebebi, fosilin evrime delil teşkil ettiği izlenimini verebilmektir.

Darwinistler”in Korkusu

Darwinistler”in korkusu 500 bin yıl öncesine ait bir insan kafatasının oldukça belirgin ve açık bir şekilde, hiçbir maymun atası veya geçmişi olmaksızın ortaya çıkmış oluşudur. Darwinistler, günümüzden yarım milyon yıl öncesine ait korunmuş, öyle ki çeşitli anatomik incelemeler sonucunda tüberküloz hastası olduğu bile anlaşılabilmiş olan böylesine önemli bir bulgunun yaratılış gerçeğine büyük bir delil teşkil ettiğini açıkça görmektedirler. İşte bu nedenle fosile alelacele Homo erectus yakıştırması yapıp Darwinizm”in çöküşünün ilan edildiği şu günlerde bu çöküşü hızlandıracak bir delil daha vermemeye çalışmaktadırlar. Oysa Darwinizm temelden çökmüştür, Darwinistler”in hiçbir çabası, Allah”ın dilemesi dışında, bu çöküşü durduramayacaktır.

21. yüzyılın başları itibari ile, yaşayan fosil örneklerinin tüm dünyaya ilan edilmesinin ardından Darwinist panik ciddi boyutlara ulaşmıştır. Darwinistler tarihte ilk defa olarak ciddi bir itiraz ile karşılaştıklarını ve ilk defa bilimsel ve güçlü bir mücadeleyle yüz yüze kaldıklarını şaşkınlıkla görmüşlerdir. Önceleri önemsemedikleri evrimi yalanlayan delillerin apaçık delilleri ile açıkça insanlara gösterilmesinin, “Yaratılış Atlasları”nda yayınlanmasının, websitelerinde yer almasının ve insanların ellerine kadar ulaşmasının ardından, bu sahte teorinin gerçek anlamda çöküşe uğradığını anlamışlardır. İşte bu nedenle, eskiden etkili olan propaganda yöntemleri şu anda bir sonuca varmamaktadır. Bulunan insan fosillerinin üzerine Homo erectus ismini koymak, Afrika”dan nasıl göç ettiğini uzun uzun anlatmak Darwinist teoriye artık bir katkı sağlamamaktadır. İnsanlar artık bilimsel deliller beklemektedirler. Darwinistler ise bunu sağlayamamışlardır, sağlamaları da imkansızdır.

Dolayısıyla Denizli”de bulunan bu yeni fosil 500 bin yıl öncesinde yaşamış bir insana ait olması ve günümüz insanlarından farksız olması bakımından evrim teorisine tekrar büyük bir darbe vurmuş durumdadır. Bu fosil, pek çok örnekte olduğu gibi, yarım milyon yıllık geçmişinde insanın insan olarak var olduğunu ve fosil kayıtlarında bugünkü görünümü ve özellikleri ile aniden ortaya çıktığını göstermektedir. Şimdiye kadar Darwinistler”in sözde delil olarak sunmuş oldukları bütün fosillerin geçersizliği ilan edilmiş ve bunlar hep yaratılış gerçeğini doğrulamışlardır. Söz konusu fosil de aynı özelliği göstermekte, her ne kadar evrimciler tarafından spekülasyon malzemesi yapılmaya çalışılsa da, Yüce Allah”ın muhteşem ve kusursuz yaratışına bir delil teşkil etmektedir.

“Ki O, yarattığı herşeyi en güzel yapan ve insanı yaratmaya bir çamurdan başlayandır. Sonra onun soyunu bir özden (sülale”den), basbayağı bir sudan yapmıştır. Sonra onu “düzeltip bir biçime soktu” ve ona Ruhundan üfledi. Sizin için de kulak, gözler ve gönüller var etti. Ne az şükrediyorsunuz?” (Secde Suresi, 7-9)

 

 

[i] Boyce Rensberger, The Washington Post, 19 Kasm 1984
[ii] Marvin Lubenow, Bones of Contention, Grand Rapids, Baker, 1992, s. 83
[iii] Richard Leakey, The Making of Mankind, London: Sphere Books, 1981, s. 62
[iv] Pat Shipman, Doubting Dmanisi, American Scientist, November- December 2000 sf. 491
[v] Milford H. Wolpoff,The Systematics of Homo, SCIENCE, Volume 284, Number 5421, p. 1773, Issue of 11 Jun 1999
[vi] Tim White et al, Remains of Homo erectus from Bouri-Middle Awash-Ethiopia, Nature 416, pp. 317-320, 21 March 2002

 

 

Ayrıca bakınız

Video – Yuval Noah Hararı’nin SAPIENS Adlı Kitabındaki Bazı İddialara Cevap 4 – “Geçmişte insanın pek az şey ürettiği” iddiası

Harari ve diğer evrimcilerin bir iddiası da “geçmiş nesillerin çok az şey ürettiği” yönündedir. Bunu …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.