Discover”da Sünger ve İnsanla İlgili Evrim Masalı

 Discover dergisinin Kasım 2004 sayısında, “This is Your Ancestor (Bu, Sizin Atanız)” başlıklı bir yazı yayınlandı. Jack McClintock tarafından hazırlanan yazıda, mikrobiyolog Mitchell Sogin”in gerçekleştirdiği bir genetik analiz çalışması konu ediliyor, buna göre süngerlerle insan arasında evrimsel bir bağın var olduğu öne sürülüyordu. Ancak bu bağ, kanıtların objektif, gerçekleri yansıtan bir değerlendirmesi değil, bir dogma olarak benimsenen evrim hikayesine bağlılıktan kaynaklanan bir spekülasyondur.

McClintock, yazısının bakış açısını oluşturan bu efsaneyi henüz en başta -adını belirtmeden- şöyle tarif etmektedir:

Günümüz insanı, pandası, kaplumbağası, pelikanı veya dikenli balığından (perch) zaman içinde geriye doğru bir çizgi çekerseniz bu çizgi, hepsinin en erken atasında son bulacaktır. Uzak geçmişin sisleri arasında, hepimizin kendisinden türediği tek bir organizma olmalı. (vurgu bize ait)

McClintock ve Discover, insanın, geçmişte yaşamış türlerden evrimleşmiş olması gerektiğini varsaymakta ve söz konusu yazıda bu doğrultuda masallar anlatmaktadırlar.

Sogin”in çalışması ve evrimci yanılgıları

Sogin; deniz anası, anemon çiçeği (sea anemone), sünger, yumuşakçalar ve deniz yıldızı gibi canlılara ait DNA parçaları üzerinde analizler gerçekleştirmiş, bu parçalar bakımından farklılık ve benzerlikleri temel alarak ürettiği hayali soy ağacının temeline süngeri koymuştur. Discover makalesinde buna göre insanların da süngerlerle ortak bir atadan evrimleştiği iddia edilmektedir. Yazıda bu çalışmanın süngerin moleküler evrimine ışık tutacak bir çalışma olduğu iddia edilmektedir.

Ancak bu iddialar mantık ve bilimsel bulgular ışığında değerlendirildiğinde evrime gözükapalı bir bağlılık nedeniyle anlatılan masallardan ibaret oldukları anlaşılmaktadır. Çünkü;

1. Canlıların DNA dizilerindeki benzerlikler evrim için bir kanıt oluşturmamaktadır.

Çeşitli parçalardan meydana gelen bilinçli tasarım ürünü sistemlerde aynı durum belirgin şekilde görülmektedir. Benzerlikler ortak köken göstergesi olmakla birlikte bu köken ortak tasarımla da açıklanabilmektedir. Örneğin bu yazıyı okumak için kullandığınız bilgisayarınız böyle bir sistemdir. Bilgisayarınız, monitör ve klavye gibi parçalarını diğer bilgisayar modelleriyle paylaşır ve bu parçaları çeşitli kriterler açısından diğer bilgisayarlardaki karşılıkları ile kıyaslayıp bilgisayarınıza bu açıdan diğer hangi modelin en fazla benzediğini bulmak mümkündür. Ancak böyle bir çalışma, bilgisayarların maddenin tesadüflerle evrimleşerek ortaya çıktığının ve çeşitlendiklerinin kanıtını oluşturmaz.

Organizmalar arasında paylaşılan ve evrimci yorumların konusu olan benzer parçaların kompleksliği, bu parçaların rastlantıya dayalı bilinçsiz bir süreçte çıkmasının mümkün olmadığını göstermektedir. (Örneğin tek bir genin dahi tesadüflerle ortaya çıkma ihtimali bulunmamaktadır).

2. Discover’da sözü edilen “moleküler evrim” kavramı, kanıtsal dayanağı olmayan bir masaldan ibarettir.

Sogin ve diğer evrimciler, genetik analizlerinde inceledikleri moleküllerin evrimle nasıl ortaya çıkmış olabileceğine dair en küçük bir açıklama dahi getirebilmiş değildirler. Pennsylvannia’daki Lehigh Üniversitesi’nden biyokimya profesörü Michael J. Behe, bununla ilgili olarak şunları yazmaktadır:

“Moleküler evrim, bilimsel otoriteye dayalı değildir. Bilimsel literatürde -prestijli dergilerde, uzmanlık dergilerinde veya kitaplarda- gerçek, kompleks, biyokimyasal bir sistemin nasıl ortaya çıktığı veya çıkmış olabileceğine dair hiçbir yayın yoktur. Böyle bir evrimin gerçekleştiğine dair iddialar vardır ancak bunların bir tanesi dahi ilgili deney veya hesaplamalarla desteklenmiş değildir. Moleküler evrimi hiç kimse doğrudan tecrübe ile bilmediği ve bu bilgi iddialarının dayandırılabileceği bir zemin olmadığı için gerçek anlamda şu söylenebilir ki… Darwinci moleküler evrim sadece boş [kanıtsal temeli bulunmayan] bir haykırmadan ibarettir.” 1

3. İnsan ve süngerin doğa tarihi ile ilgili gerçekler, Discover dergisini yalanlamaktadır.

Discover dergisinin okurlarından gizlediği bir gerçek, süngerin beşyüz milyon yıl önceki yapısıyla günümüzdeki yapısı arasında hiçbir evrim işareti görülmediğidir. Evrimci bir belgesel olan ve hayvanların doğa tarihini evrim masalları eşliğinde anlatan “The Shape of Life” (Bu belgeseller, TRT ekranlarında “Evrimleşen Yaşam” ismiyle yayınlanmıştı) belgeselinde dahi bu gerçek itiraf edilmiştir 2. Belgesellerin birinci bölümünde Çin”de elde edilen ve Kambriyen dönemine ait olan fosil süngerlerle günümüz süngerleri arasında “esrarengiz” bir benzerlik bulunduğu -istemeye istemeye- itiraf edilmiştir. (Şüphesiz gerçekte ortadadır, belirsiz, anlaşılmaz ya da esrarlı bir durum yoktur. Süngerler yüzmilyonlarca yıl varolmuş ama başka canlılara evrimleşmemişlerdir.)

Discover yazısında sünger atalardan evrimleştiği öne sürülen insanların fosil kaydı da aynı şekilde “evrimsizlik” ortaya koymaktadır. Dik yürüyen, iri beyinli insanların evrimsel bir süreçte kademeli olarak geliştiğini gösterebilecek hiçbir fosil kaydı yoktur. Antropolog Lyall Watson bu gerçeğe dair şunları söylemiştir:

“Günümüz maymunları örneğin, sanki hiçbir yerden gelmiş gibidirler. Dünleri, fosil kayıtları yoktur. Ve -dik yürüyen, tüysüz, alet yapabilen ve iri beyinli varlıklar olarak- günümüz insanlarının da gerçek kökeni, eğer kendimize karşı dürüst olursak, aynı şekilde gizemli bir meseledir.3

Bu gizem sadece evrimciler için geçerlidir. Gerçek ortadadır. Gerek süngerler gerek insanlar, fosil kayıtlarında aniden ve kusursuz beden yapılarıyla ortaya çıkmışlardır. Bir diğer deyişle insan ve süngerin kökeni evrim değil yaratılıştır. Discover dergisi, evrimci ön yargılarını bir yana bıraktığında süngeri, insanı ve diğer tüm canlıları Allah’ın yarattığı gerçeğini görecektir.

Yüce Allah bir Kuran ayetinde şöyle buyurmaktadır:

 “Göklerin ve yerin mülkü O”nundur; çocuk edinmemiştir. O”na mülkünde ortak yoktur, her şeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş, belli bir ölçüyle takdir etmiştir.” (Furkan Suresi, 2)

İlgili yazı: Trt – 1″in Süngerler Hakkındaki
Evrimci Yanılgıları http://www.netcevap.org/trt0301.html

 

1– Michael J. Behe, Darwin”s Black Box: Biochemical Challenge to Evolution, Free Press, 1996, ss. 185-186
2- The Shape of Life, http://www.pbs.org/kcet/shapeoflife/index.html
3- Lyall Watson, “The Water People,” Science Digest , May 1982, sf. 44

Ayrıca bakınız

Video – Yuval Noah Hararı’nin SAPIENS Adlı Kitabındaki Bazı İddialara Cevap 4 – “Geçmişte insanın pek az şey ürettiği” iddiası

Harari ve diğer evrimcilerin bir iddiası da “geçmiş nesillerin çok az şey ürettiği” yönündedir. Bunu …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.