Bilim ve Gelecek Dergisinin “”Evrim Halen Canlı”” Çırpınışları

Bilim ve Gelecek dergisinin Nisan 2006 tarihli sayısında, “İnsan Evrimi Hala Canlı ve Vurucu” başlığı altında bir yazı yayınlandı. Nature dergisinden derlenerek hazırlanan ve evrim teorisini ayakta tutabilmek dışında hiçbir amaç taşımadığı belli olan bu yazıda insanın kendi DNA”sındaki bilgilerin doğal seçilime uğrayarak insanı bir çeşit evrimsel gelişmeye götürdüğü iddia ediliyordu. Evrimleşmeye dair hiçbir bilimsel kanıt vermeyen, genetik varyasyon delillerini evrim gibi göstermekten öteye gidemeyen bu yazı, evrimcilerin spekülatif yöntemlerinden bir diğerini yansıtmaktadır.

Genetik Varyasyon Evrim Değildir, Evrimciler Bu Aldatıcı Yöntemi Terk Etmelidirler

Varyasyon, genetik biliminde kullanılan bir terimdir ve “çeşitlenme” demektir. Bu genetik olay, bir canlı türünün içindeki birey ve grupların birbirlerinden farklı özelliklere sahip olmasına neden olur. Örneğin yeryüzündeki insanların hepsi temelde aynı genetik bilgiye sahiptirler, ama bu genetik bilginin izin verdiği varyasyon potansiyeli sayesinde kimisi çekik gözlüdür, kimisi kızıl saçlıdır, kimisinin burnu uzun, kimisinin boyu kısadır.

Evrimciler, türler içindeki bu varyasyon olayını kullanır ve bunu evrimin lehine bir delil olarak göstermeye çalışırlar. Oysa varyasyon evrime delil oluşturmaz. Çünkü varyasyon, çeşitli çevresel etkenlerle, zaten var olan genetik bilginin, farklı eşleşmelerinin ortaya çıkmasından ibarettir. Genetik bilgiye yeni bir bilgi ve dolayısıyla insana yeni bir özellik kazandırmaz. Evrimciler tarafından uzun zamandır görmezden gelinen bu bilimsel gerçek, Bilim ve Gelecek dergisi tarafından da görmezden gelinmiştir.

Varyasyon her zaman genetik bilginin sınırları içinde olur. Genetik biliminde söz konusu sınıra “gen havuzu” denir. Bir popülasyonun bireyleri birbirleriyle ne kadar çok eşleştirilirse eşleştirilsinler, ortaya yeni canlılar çıkmaz. Biyolog Edward Deevey, varyasyonun hep belirli genetik sınırlar içinde gerçekleştiğini şöyle açıklar:

Çaprazlama çiftleştirme yöntemiyle çok önemli sonuçlara varılmıştır… Ama sonuçta buğday hala buğdaydır, örneğin, üzüm değildir. Domuzlar üzerinde kanat oluşturmamız da, kuşların yumurtalarını silindir şeklinde üretmeleri kadar imkansızdır. Daha güncel bir örnek, son bir yüzyıl içinde dünyadaki erkek nüfusunda görülen boy ortalaması yükselişidir. Daha iyi beslenme ve bakım koşulları sayesinde erkekler son bir yüzyıl içinde rekor sayılabilecek bir boy ortalamasına ulaşmıştır, ama bu artış giderek durma noktasına gelmiştir. Çünkü varabileceğimiz genetik sınıra dayanmış durumdayız. 1

Bilim ve Gelecek dergisinin, Nature dergisinden derleyerek hazırladığı yazıda da aynı yanılgı söz konusudur. Çevresel etkenlerin ve toplumların yaşayış biçiminin etkisiyle insanlar, söz konusu varyasyon örnekleri sergilerler. İnsanlarda  çeşitli şartların etkisiyle öne çıkan bu özellikler, zaten kendi DNA”larında var olan bilgilerin kullanılmasından ibarettir. Bilim ve Gelecek dergisi, söz konusu farklılaşmanın DNA”da doğal seçilim yoluyla gerçekleştiğini iddia etmektedir. Oysa evrim teorisine göre “doğal seçilimin” türlerde daha önce var olmayan yeni özellikler oluşturması, genetik bilgide değişiklikler meydana getirmesi ve türleri başka türlere dönüştürmesi gerekmektedir. Ancak söz konusu iddiada, insanın DNA”sında var olan genetik bilgilerin kullanılması söz konusudur. Gen havuzundaki herhangi bir bilginin baskın gelerek ön plana çıkması ise, bir evrimleşme sağlamamakta, kişiye, daha önce sahip olmadığı yepyeni bir genetik bilgi ve dolayısıyla yepyeni bir özellik kazandırmamaktadır. Söz konusu çeşitlenme, Bilim ve Gelecek dergisinin iddiasının aksine, insanın DNA”sında gerçekleşen bir mutasyon değildir. İnsanın DNA”sında meydana gelecek tek bir mutasyon, onu ciddi hastalıklara maruz bırakacak, hatta ölümüne sebep olacak kadar ciddi etkilere sebep olacaktır. Mutasyonların zarar verici etkisi ile ilgili yazımızı buradan okuyabilirsiniz.

İlk DNA, Evrimciler İçin Hala Açıklamasızdır

Bilim ve Gelecek dergisinin iddialarının çıkış noktası, insan DNA”sındaki mevcut genlerdir. Ancak DNA”daki bilgilerin doğal seçilimi sonucunda evrimleşme iddiasında bulunan evrimciler için “ilk DNA”nın nasıl ortaya çıktığına dair hiçbir bilgi yoktur. Evrimciler, olağanüstü bir bilgi bankası olan DNA”daki bilgiler üzerinde spekülasyon yapmaktadırlar. Bu muazzam bilgi üzerinde, gerçekleşmesi imkansız değişimler üzerine propaganda yapmaktadırlar. Oysa bu muhteşem dev molekülün nasıl oluştuğuna, üstün gen havuzuna nasıl sahip olduğuna ve bir milyon ansiklopedi sayfasını dolduracak bilgiye nasıl sahip olduğuna dair hiçbir açıklama yapamamaktadırlar. Darwinistlerin yaptıkları, kelime oyunları yaparak, sorunun asıl kökenini yani ilk DNA”nın nasıl meydana geldiği sorusunu gözardı ederek propagandalarını sürdürmeye çalışmaktan başka bir şey değildir. Ancak yeryüzü ve bilim, sürekli olarak Yaratılış gerçeğini göstermektedir. Bilim ve Gelecek dergisinin söz konusu yazıda istemeden de olsa anlatmakta olduğu şey, aslında DNA”nın olağanüstü bilgi kapasitesini doğrulamak ve bu üstün kompleksliği insanlığın henüz keşfetme aşamasında olduğunu itiraf etmekten başka bir şey değildir.

Sonuç

Bilim ve Gelecek dergisinin kullandığı yöntem, evrimcilerin en alışılmış yöntemlerinden biridir. Söz konusu varyasyonların hiçbir şekilde evrimleşme sağlamadığını aslında bu satırların yazarları da çok iyi bilmektedirler. Burada uygulanan metod, materyalist sebeplerle sahiplenilen evrim teorisini ayakta tutmak için harcanan boşuna bir çabadır. Oysa evrim teorisi, bilimsel yönden tam anlamıyla yalanlanmış bir teoridir. Bilim ve Gelecek dergisine bu gerçeği artık görmesini ve aldatıcı yöntemlere başvurmaktan vazgeçmesini tavsiye ediyoruz.

1. Edward S., Jr., The Reply: Letter from Birnam Wood, Yale Review, vol. 61, 1967, ss. 631-640

Ayrıca bakınız

Genetik Sürüklenme (Genetic Drift) iddiası neden geçersizdir?

Evrimi savunmak adına zaman zaman ortaya bazı terimler atılır.  Mantıklı olup olmadığına hatta bilimsel geçerliliği …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.