Akşam Gazetesinin Zeka Hakkındaki Yalanı

  Ateistler, modern bilim alanındaki gelişmeler karşısında hızlı bir çöküş içinde bulunmaktadır. Viyana Üniversitesi’nin dünyaca ünlü din sosyoloğu Paul M. Zulehner’ın, The Washington Times gazetesinde “Ateizm Dünya Çapında Düşüşte” başlıklı haberde belirttiği gibi, “Avrupa’daki gerçek ateistler çok küçük bir grup haline geldiler. [Öyle ki] sosyolojik araştırma konusu olabilecek miktarda bile değiller”.[i]  

  Avrupa’nın bu çok küçük ateistler grubu, felsefelerinin bilim ve toplum nezdinde gerileyişinin uyandırdığı can havliyle artık son çırpınışlar içine girmişlerdir. Bu doğrultuda son olarak İngiliz psikolog Richard Lynn’ın zeka ve imanla ilgili bilimdışı çarpıtmalarının gündeme getirildiği görülmektedir. Ulster Üniversitesi’nde görev yapan Richard Lynn, Intelligence isimli bilimsel dergide yayına hazırlanan çalışmasında, toplumun aydın kesimi ve akademisyenler arasında Allah’a inanmayanların, inananlara oranla daha fazla olduklarını, bir toplumda ortalama zeka seviyesi arttıkça inananların oranının buna bağlı olarak azaldığını öne sürmektedir.

Akşam gazetesinin ise bu iddiayı “zeka dinden imandan ediyor” başlığıyla sahiplenerek, inançlı Türk Milleti’ne hakaret anlamına gelen bu aldatmacaya destekçi olduğu görülmektedir.

  Oysa Lynn’in zeka seviyesi ve iman arasında kurmaya çalıştığı ters orantılı bağlantının hiçbir bilimsel dayanağı bulunmamaktadır. Bu çalışmanın hazırlanış ve medyada gündeme taşınış şekli sadece sindirme amacı güdüldüğünü göstermektedir. Bu yazıda, Lynn’in Akşam gazetesinde aktarılan iddiaları cevaplanmaktadır.
  Allah’a imanı akılsızlık olarak görenler, düşük akıllıların kendileridir
  Allah’ın varlığını inkar ederek kendilerince aydın ve elit kimliği kazandıklarını düşünenler büyük bir yanılgı içerisindedirler. Çevresini biraz olsun açık bir vicdan ve şuurla inceleyen bir insan, gerek kendi bedeninde gerekse doğada çok hassas ayarlamalara dayalı, üstün akıl ve kudret gerektiren bir plan bulunduğunu görebilir. Taştan, havadan, sudan meydana gelen ve hiçbir aklı olmayan doğanın, bu planı varetme gücü olamayacağını, tüm bunların ancak üstün bir Yaratıcı’nın eseri olması gerektiğini kolaylıkla kavrayabilir.
  Peki o halde doğanın işleyişi hakkında oldukça bilgili ve zeki bazı akademisyenlerin ateizmi benimsemesi neden kaynaklanmaktadır?
  İnsanın nefsi, kendi özellikleriyle kibirlenerek büyüklenmeye ve kendini herşeyin üstünde görmeye eğilimlidir. Ateist akademisyenler de bilgi birikimi arttıkça kendilerini diğer insanlardan üstün görmeye başlayarak, Allah’ın yarattığı bir kul oldukları gerçeğinden tamamen uzaklaşmaktadırlar. Kendilerini vareden ve davranışlarından sorumlu tutan bir Yaratıcı’nın varlığını, ona ibadet etmeyi bu kibirli aldanışları içerisinde reddetmektedirler. İnkarcıların bu tavrı Kuran’da şu şekilde bildirilmektedir:
“”Vicdanları kabul ettiği halde, zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkar ettiler. Artık sen, bozguncuların nasıl bir sona uğratıldıklarına bir bak. “”(Neml Suresi, 14)
   Akşam gazetesinde ateizme zeka ürünü erdemli bir düşünce süsü verilmesi tamamen bir aldatmacadan ibarettir. Ateizm, aklın yoluna uymayı değil onu tamamen devre dışı bırakmayı gerektiren batıl bir düşüncedir. Bu öylesine akıldışı bir düşüncedir ki, canlılığın en temel yapı taşı olan işlevsel proteinlerden tek bir tanesinin dahi tesadüfen ortaya çıkma ihtimali “sıfır” olduğu halde buna körükörüne inanmayı gerektirmektedir. Örneğin, ülkemizin tanınmış Darwinist biyoloğu sitokrom-c isimli proteinin tesadüfen oluşma ihtimali olmamasına rağmen buna inanmayı tercih ettiğini yazmaktadır:
“Bir Sitokrom-C”nin dizilimini oluşturmak için olasılık sıfır denilecek kadar azdır… Ya da oluşumunda bizim tanımlayamayacağımız doğaüstü güçler görev yapmıştır. Bu sonuncusunu kabul etmek bilimsel amaca uygun değildir. O halde birinci varsayımı irdelemek gerekiyor.”
  Aynı biyoloğun konuyla ilgili bir başka açıklaması ise şöyledir:
Sitokrom-C”nin belli bir aminoasit dizilimini sağlamak, bir maymunun daktiloda hiç yanlış yapmadan insanlık tarihini yazma olasılığı kadar azdır (maymunun rastgele tuşlara bastığını kabul ederek).[ii]
  Dolayısıyla Allah’a imanın düşük akıl seviyesiyle bağdaştırılması ancak bu iddia sahiplerinin akıl ve mantıktan uzak hareket ettiklerini göstermektedir. Yüce Allah, Kuran’da bu insanların durumunu şöyle bildirmektedir:
“”Ve (yine) kendilerine: “İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin” denildiğinde: “Düşük akıllıların iman ettiği gibi mi iman edelim?” derler. Bilin ki, gerçekten asıl düşük-akıllılar kendileridir; ama bilmezler.”” (Bakara Suresi, 13)
  Akşam haberindeki çarpıtmalara cevaplar
 
  1. Akademisyenler arasında ateistlerin oranına dair verilen rakamlar gözboyamaya yöneliktir
  Akşam gazetesinde, Lynn’in çalışmasına dayanılarak tamamen yanıltıcı bazı rakamlar ve iddialar aktarılmaktadır. Örneğin akademisyenler içinde ateistlerin oranı oldukça fazla gösterilmekte, İngiliz akademisyenlerin sadece %3.3’ünün Allah’ın varlığına inandığı öne sürülmektedir. Oysa 2005 yılında Rice Üniversitesi sosyoloğu Elaine Howard Ecklund tarafından 1646 seçkin akademisyen üzerinde gerçekleştirilen çalışma, bu kişilerin üçte ikisinin Allah’a inandığını ortaya koymuştur. Yine 2005 yılında ve Chicago Üniversitesi araştırmacılarınca gerçekleştirilen bir başka çalışma ise doktorların yüzde 76’sının Allah’a inandığını göstermektedir. Bu iki çalışmanın ortalaması alınacak olursa ve inanan akademisyenlerin oranı ortalama %70 kabul edilirse, bu değerin Akşam gazetesinde İngiliz akademisyenlerden verilen yüzde 3.3 değerinin en az 20 katı fazla olduğu ortaya çıkmaktadır. Kısacası Akşam gazetesi, anlaşılmaz şekilde ateizmin içinde bulunduğu düşüşü gizleme amacıyla bazı dar kapsamlı ve göz boyayıcı rakamları okurlarına aktarmayı seçmektedir.
  2. Dünyaca ünlü ateistler bile Açık İmani Gerçekler Karşısında Allah’a inandıklarını açıklamışlardır

  Ateizm taraftarlarının, felsefelerine akademisyenler arasında ateizmden dayanak aramalarının geçersizliğinin belki de en güzel göstergesi ünlü ateist felsefeci Antony Flew’ün bir Yaratıcı’ya inandığını açıklaması olmuştur. İngiliz felsefe profesörü Flew, 15 yaşında ateist olmayı seçmiş ve adını akademik alanda ilk olarak, 1950 yılında yayınladığı bir makaleyle duyurmuştu. Sonraki 54 yıllık sürede, eğitim vermekte olduğu Oxford, Aberdeen, Keele ve Reading Üniversiteleri ile ziyaret için bulunduğu çok sayıda Amerikan ve Kanada üniversitesinde, tartışmalarda, kitap, ders ve makalelerde ateizmi savunmuştu. Ancak Flew, 2004 yılında bu yanılgısını terk ettiğini ve evrenin yaratılmış olduğunu kabul ettiğini açıklamıştı. Flew, bu inanç değişikliğinin temelinde yatan bilimsel sebepleri şu sözlerle açıklıyordu:

“Biyologların DNA araştırmaları, yaşam için gerekli düzenlemelerin neredeyse inanılmaz olan kompleksliğini ortaya koyarak, yaşamın temelinde bilinç bulunmuş olması gerektiğini gösterdi”.[iii] “Artık, üreyebilen o ilk hücrenin naturalist evrime dayali bir açıklamasını oluşturmayı düşünmeye başlamak bile aşırı derecede zor bir hal almıştır”[iv]. “İlk canlının cansız maddeden evrimleştiği ve olağanüstü kompleks bir canlıya dönüştüğü iddiasının hiçbir geçerliliği olmadığına, kesin bir şekilde kanaat getirdim”.[v]

  3. Akademisyenlerin ateist olması gerektiği gibi bir düşünce saçmadır. Bilimsel disiplinlerin kurucuları Allah’a iman etmiş araştırmacılardır

Akşam gazetesindeki habere bakıldığında, insanların bilimle ilgilenmeye başlayıp akademisyen oldukları zaman Allah inancından uzaklaşıp ateizme yöneldikleri gibi tamamen gerçek dışı bir izlenim ortaya çıkmaktadır. Oysa bilim tarihi göstermektedir ki, doğayı inceleyip araştırmaya dayalı bilimsel metodoloji ve disiplinlerin kurucuları daima Allah’a inanmış insanlardan meydana gelmektedir. Bunlardan bazıları şu şekilde örneklendirilebilir:

Fizik: Newton, Faraday, Maxwell, Kelvin
Kimya: Boyle, Dalton, Ramsay
Biyoloji: Ray, Linneaus, Mendel, Pasteur, Virchow, Agassiz
Jeoloji:Steno, Woodward, Brewster, Buckland, Cuvier
Astronomi: Copernicus, Galileo, Kepler, Herschel, Maunder
Matematik: Pascal, Leibnitz, Euler

  (Detaylı bilgi için bkz. Kuran Bilime Yol Gösterir, Harun Yahya, Araştırma Yayıncılık)

  4. “Zekilik geni”, hiçbir bilimsellik taşımayan, uydurma bir kavramdır

  Akşam haberinde ayrıca SSADH olarak isimlendirilen genin “zekilik geni” olduğu ve bu geni taşıyanların daha uzun yaşadığına dair bilgiler yer almaktadır. Akşam gazetesinin bu iddiaları, zeka ve ateizm arasında kurulan ilişki çerçevesinde düşünüldüğünde, sanki insanları ateizme yönelten bir gen varmış da bilim bunu keşfetmişçesine tümüyle yanıltıcı bir durum ortaya çıkarmaktadır. Oysa bilim literatüründe bu genin veya herhangi başka bir genin “zekilik geni” olarak kabul görmüş bir durumu bulunmamaktadır.

Amerikan Doğa Tarihi Müzesi’nin Moleküler Biyoloji Laboratuvarı yöneticisi olan Rob Desalle ve aynı laboratuvarda araştırmacı olan Michael Yudell, New York Times gazetesinde yayımlanan yorumlarında “insan zekasının henüz kesin anlamının yeterli şekilde yapılamadığını, dolayısıyla bunu bir genle ilişkilendirmenin mümkün olamayacağını” belirtmektedirler[vi] 

  Sonuç: Ateizm çöküştedir, yalan ve uydurma rakamlarla gözboyama girişimleri bu gerçeği değiştirmemektedir

Ateizm, bilimin gösterdiği apaçık yaratılış gerçeğini sadece bir Yaratıcı’nın varlığını reddetmek adına reddeden körükörüne, batıl bir inançtır. Akşam gazetesinin aktardığı haber, bu felsefenin savunucularının bir panik havasında gerçekleştirdiği son bir çırpınış, son bir çabadır. Yukarıda gösterildiği gibi, Richard Lynn’in zeka ve iman arasında kurduğu ters orantı gerek bilim tarihinin gerçeklerine, gerek diğer sosyolojik araştırmaların sonuçlarına aykırıdır. Özellikle Harun Yahya’nın çalışmalarının da vesile olmasıyla ülkemizde ateizm ve evrim teorisi tükenme noktasına gelmiştir. Akşam gazetesi yetkililerine inanç sahibi Türk Milleti’nin tarihi boyunca olduğu gibi bundan böyle de Allah’ına ve dinine bağlı kalacağını görmelerini tavsiye ediyoruz.

 

 

 

[i] Uwe Siemon-Netto, “Analysis: Atheism worldwide in decline”, The Washington Times, 1 Mart 2005, http://www.washtimes.com/upi-breaking/20050301-123015-2069r.htm
[ii] Prof. Dr. Ali Demirsoy, Kalıtım ve Evrim, Meteksan Yayıncılık, Ankara, 1995, Yedinci Baskı, s. 61
[iii] Richard N. Ostling, “Lifelong atheist changes mind about divine creator”, The Washington Times, http://washingtontimes.com/national/20041209-113212-2782r.htm  
[iv] Antony Flew’ün Philosophy Now dergisinin Ağustos-Eylül sayısına mektubu; http://www.philosophynow.org/issue47/47flew.htm  
[v] Stuart Wavell and Will Iredale, “Sorry, says atheist-in-chief, I do believe in God after all,” The Sunday Times, 12 Aralık 2004, http://www.timesonline.co.uk/article/0,,2087-1400368,00.html  
[vi] http://query.nytimes.com/gst/fullpage.html?res=9A0DE2D91739F93AA25756C0A96E958260

 

Ayrıca bakınız

Current Biology Dergisi’ne Cevap: Dişli Horozbinalar Evrim Geçirmedi, Yaratıldı

Current Biology dergisinde 30 Mart 2017’de yayınlanan bir makalede, bilimsel adı “meiacanthus grammistes” olan dişli …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.